Günümüzün aşırı bağlı dünyasında, iletişimin metin göndermek ya da görüntülü arama yapmak kadar basit olduğu bir ortamda, tamamen izole yaşamış bir Rus ailenin hikâyesi sanki 40 yıl süren bir izolasyonun hatırası gibi uzak bir geçmişten çıkmış gibi görünüyor. Lykov ailesinin Sibirya’nın vahşi doğasında yalnız başına hayatta kalma yolculuğu, günlük yaşamımızı yönlendiren hareketli, teknoloji odaklı dünya ile çarpıcı bir zıtlık sunuyor.
Lykov Ailesi: Elektriksiz Bir Yaşam
Sibirya’nın derinliklerindeki Taiga, Rusya’daki yoğun bir ormanlık alan, Lykov ailesi dünyadan tamamen kopuk yaşadı. İzolasyonları 1930’ların ortalarında başladı; ailenin babası Karp Lykov, kardeşinin Sovyet askerleri tarafından trajik şekilde öldürülmesinin ardından Sovyet rejiminden kaçarak zorlu vahşi doğaya sığınmayı seçti. Karp, karısı Akulina ve iki çocuğu Savin ile Natalia ile uygarlığın çok uzağında bir sığınak aradı.
Onlarca yıl boyunca Lykovlar, dış dünyayla hiçbir temas kurmadan hayatta kaldı. Başka bir insanla ilk temasları 1978 yılında gerçekleşti; Sovyet jeologlardan oluşan bir grup, konutlarının bulunduğu bölgeye rastladı. Bu, 40 yıl süren izolasyonlarının ilk temasını oluşturdu.
Dayanıklılık ve Sadelik İçin Bir Tanıklık
Lykov ailesinin yaşam biçimi inanılmaz bir dayanıklılık örneğiydi. Kıyafetlerini kendi ürettikleri kenevir ve ağaç kabuğu materyallerinden işlerlerdi ve beslenmeleri çoğu zaman kıtlık sınırında bir diyete dayanıyordu. Yalnızlıkları, avlanma, yiyecek üretimi ve sadece eğlence ile manevi sığınak olan İncil okumalarıyla bozulurdu.
Ormana çekildikten sonra doğan Dmitry ile Agafia çocuklarının dış dünya hakkında hiçbir bilgileri yoktu. II. Dünya Savaşı gibi büyük küresel olaylardan habersizdiler ve tamamen ailelerinin izole yaşam alanı içinde yaşadılar.
Dünya İçeri Girdi
Dış dünyanın Lykovları keşfetmesi önemli bir olaydı; ancak trajik sonuçları da oldu. Sovyet yetkililerinin merak ve ilgiye rağmen aile, izole sığınağında kalmayı sürdürdü. Zamanla bu karar kayıp yol açtı; karşılaşmadan kısa süre sonra ailenin çoğu üyesi hayatını kaybetti. Ancak Karp Lykov 90 yaşına kadar yaşadı ve 1988 yılında vefat etti, geride yalnızca en küçük kızı Agafia kaldı.
Modern Bir Münzevi’nin Hikâyesi
Agafia Lykov, ailenin son yaşayan üyesi olarak bugün de Taiga içinde yaşamaya devam ediyor. Onun yaşamı, ailesinin orijinal varoluşundan biraz daha konforlu olsa da, yine yalnızlık ve hayatta kalma mücadelesi olarak sürüyor. Ormandaki varlığı, ailesinin inanılmaz hikayesinin inanç, izole ve tüm zorluklara karşı hayatta kalma konularındaki canlı bir kanıtıdır.
Bağlantı ve teknoloji değerlerinin sıkça ön planda olduğu bir dünyada, Lykov ailesinin hikayesi, hayatta kalmanın temel ihtiyaçlarını ve hayatın en temel biçimde nasıl var olabileceğini güçlü bir şekilde hatırlatıyor. Bu yolculuk, kendi yaşam tarzlarımızı düşünmemize, modern kolaylıkların gerçek değerini sorgulamamıza ve hayatta kalmak için yaşamlarımızda gerçekten ne kadar ihtiyaç duyduğumuza dair bir sorgulama başlatıyor.