Sazlıbosna Köyü’nde, büyük Kanal İstanbul projesinin planlanan güzergahı üzerinde, 68 yaşındaki Yaşar Demirkaya, bir kafede çayını yudumlarken, geleceğinden emin olmadan, elindeki tespihlerle kıpırdanıyor.
Yerel bir pazarda meyve ve sebze satan Demirkaya, hükümet destekli tartışmalı projenin küçük arazisini tehdit ederek bildiği tek hayatı yok etmesinden korkuyor.
AFP’ye verdiği demeçte, “Büyükannem ve büyükbabalarımdan 5.000 metrekarelik bir arsa bana miras kaldı” dedi. “Bizden alınabilir.
“Ben endişeliyim, herkes endişeli. Kimse ne yapacağını bilmiyor” diye ekledi.
Her ne kadar Sazlıbosna şu anda gelişime kapalı olsa da bu durum değişebilir.
Proje ilk olarak 2011 yılında, şu anda cumhurbaşkanı olan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyuruldu.
Amacı, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yeni bir su yolu açarak İstanbul Boğazı’ndaki sıkışıklığı azaltmaktır.
Ancak kanalın 45 kilometrelik (28 mil) güzergahı aynı zamanda ticari ve yerleşim bölgelerinin genişletilmesine yönelik planları da içeriyor: projenin tamamı 13.365 hektarı (133.640.000 metrekare) kapsayacak.
Muhalifler, bunun doğa rezervlerini ve tarım alanlarını yok edebileceği, su kaynaklarını tüketebileceği ve bölgenin hassas ekosistemini istikrarsızlaştırabileceği konusunda uyarıyor.
-‘Buldozerler yüzünden uyuyamıyorum’-
2021 yılında temel atma töreni yapılmasına rağmen kanalda henüz çalışma başlamadı.

Ancak güzergah üzerindeki emlak inşaatlarında özellikle son altı ayda artış yaşandı.
AFP gazetecileri, Salizdere rezervuarının yakınında, devlet toplu konut kurumu TOKİ tarafından inşa edilmekte olan yüksek blokları gördü.
Kanalı yüksek sesle eleştiren İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, geniş çapta siyasi amaçlı olduğu düşünülen bir yolsuzluk soruşturması sonrasında Mart ayında tutuklanmasının ardından hükümeti inşaatı hızlandırmakla suçladı.
Ana muhalefet partisi CHP’nin önde gelen isimlerinden İmamoğlu, “Benim yokluğumdan yararlanarak, tamamen kâr ve talan amaçlı ‘Kanal İstanbul’ projesi için şehrin Avrupa yakasındaki en önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı etrafına 24 bin konut inşa etmeye başladılar.”
Bazı köylüler AFP’ye tutuklanmasından bu yana inşaat faaliyetlerinde artış gördüklerini söyledi.
Yakındaki bir köyde AFP’ye konuşan 67 yaşındaki Muzaffer adlı bir kadın, soyadını vermeden “Buldozer gürültüsünden uyuyamayız bile” dedi.
Bir müşteriye manda sütü satarken, “Hayvanlarımız mera kalmadığı için ahırlarda, hepsi TOKİ barınağı haline getirildi” dedi.
“Her yerde binalar var. Hayvanlarımızın nerede dolaşmasına izin vereceğiz?”
İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, aralarında su yolunun sesini yüksek sesle eleştiren İstanbul şehir planlama dairesi şefi Buğra Gökçe’nin de bulunduğu projenin diğer birçok muhalifi de gözaltına alındı.
Savcılar Nisan ayında 53 yetkilinin daha tutuklanmasını emretmişti; bu, CHP’nin belediyenin kanala karşı muhalefetiyle bağlantılı bir hamlesiydi.
Kanal güzergahında yaşayan pek çok kişi, olası tepkilerden korkarak kamera karşısında konuşmayı reddetti.

‘Toprak gaspı tüm hızıyla sürüyor’
İstanbul Üniversitesi’nden Profesör Pelin Pınar Giritlioğlu, su yolunda neredeyse hiç ilerleme kaydedilmediğini, çevredeki gayrimenkul projelerinin ise hızla ilerlediğini söyledi.
AFP’ye verdiği demeçte, “Su yolu boyunca sadece bir köprü temeli mevcut ve finansman henüz sağlanmadı” dedi.
“Avrupa bankaları büyük ekolojik etkileri olan projeleri finanse etmeyecek ve hiçbir alternatif bulunamadı” diye ekledi.
Onun için Kanal İstanbul altyapıdan ziyade bir gayrimenkul projesiydi.
“Kanal gelişimi durdu ancak arazi gaspı tüm hızıyla devam ediyor” dedi.
Nisan ayında Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu projenin rafa kaldırılmadığını ve “doğru zamanda, doğru finansmanla” ilerleyeceği konusunda ısrar etmişti.
Gelişme hızlandıkça emlak acentelerinin çoğaldığı Sazlıbosna’da emlakçı İbrahim Emirdoğan, projenin piyasaya hareket kattığını söyledi.
“Projenin devam edip etmeyeceğini söyleyemeyiz; bu bir hükümet planı. Peki ama piyasada? Evet, hareket var” dedi.
Korkularına rağmen bazı köylüler projenin asla gerçekleşmeyeceğini umuyor.
Sebze satıcısı Demirkaya, “Kanal İstanbul’un olacağına pek inanmıyorum. (Olursa) köyümüz huzurunu, sükunetini kaybeder” dedi.



