Fermi paradoksunun önerdiği “radikal sıradanlık” ilkesi, insanların neden dünya dışı teknolojik uygarlıklara (ETC’ler) dair kanıt bulamadığını açıklamaya nasıl yardımcı olabilir? Bu, yakın zamanda yayınlanan bir çalışmanın arXiv önbaskı sunucusu, bu prensibe dayalı ETC’leri bulma ihtimalini araştıran yalnız bir araştırmacı olarak ele almayı umuyor. Bu çalışma, bilim adamlarının ve kamuoyunun neden Dünya’nın ötesinde akıllı yaşamı tespit edemediğimizi ve ona yönelik araştırmayı nasıl daraltabileceğimizi daha iyi anlamalarına yardımcı olma potansiyeline sahip.
Çalışma için, Maryland Üniversitesi’nde kıdemli araştırma bilimcisi ve NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde astrofizikçi olan Dr. Robin Corbet, Dünya dışındaki potansiyel ETC’leri ve onlardan neden haber alamadığımızın veya varlıklarını duyurmamızın çeşitli nedenlerini inceledi. Buna, DTM’leri sırasıyla bir gezegen, yıldız ve galaksi üzerinde güç kullanabilen Tip I, II ve III gibi farklı medeniyet türlerine ayıran Kardashev ölçeğinin tartışılması da dahildi.
Ek olarak, Dr. Corbet, teknoloji düzeyi ne olursa olsun, galaksiyi robotik kaşiflerle kolonileştiren ETC’lerin, kendi yıldız sistemlerinin ötesine genişleme motivasyonu olarak bilimsel bilgi veya bir ev sahibi yıldızın ölmesi de dahil olmak üzere, artılarını ve eksilerini inceledi.
Bu nedenle, “radikal sıradanlık” ilkesinin, henüz ETC’lerin bulunamamasının nedenini, özellikle de ETC’lerin önemli teknolojik atılımlar gerçekleştiremeyebileceğini veya galakside sıradan sayıda ETC’nin bulunduğunu açıklayabileceğini öne sürüyor. Bu, teknoloji üzerindeki sınırlamaları ve bunların sonuçlarını, çok sayıda veya hiç olmayana kıyasla mütevazı sayıda ETC’yi, yüksek güçlü işaretçileri, robotların galaktik fetihlerine yönelik kısıtlamaları ve teknoimzaların tespitini içerir.
Sonuç olarak, Dr. Corbet şu hipotezlerden bir veya daha fazlasının yanlış olduğunu öne sürdü: çok sayıda uygarlık ve çok yüksek teknolojik düzey, çok az sayıda uygarlık ve çok yüksek teknolojik düzey, birçok uygarlık ve sıradan teknolojik düzey ve çok az sayıda uygarlık sıradan teknolojik düzeye sahip.
Dr. Corbet sonuç kısmında şunu kaydetti: “Fermi paradoksu, eğer galaksi az sayıda teknolojik uygarlık içeriyorsa açıklanabilir; bu uygarlıkların teknoloji düzeyleri, çağdaş Dünya’dan daha gelişmiş olsa da, kolayca tespit edilebilecek astro-mühendislikle sonuçlanabilecek ‘süper bilim’ düzeylerinin yakınında bile değildir. Tüm galaksinin robotik sondalar aracılığıyla keşfedilmesi gibi, güçlü, uzun süreli işaretlerin inşası pek mümkün olmayacaktır.
“Bizden biraz daha yüksek teknoloji seviyesine sahip az sayıda teknolojik uygarlık varken, bunlardan birinin sızıntı radyasyonu yoluyla tespit edilmesi, tarihsel açıdan konuşursak, SKA (Kilometre Kare Dizisi) veya bunun ötesindeki bir veya iki nesil radyo teleskopla çok uzak olmayabilir.”
Fermi paradoksu, Dr. Enrico Fermi’nin “Herkes nerede?” sorusunu sorduğunda öne sürdüğü gibi, neden dünya dışı bir teknolojik uygarlığın işaretlerini bulamadıklarımızla ilgili en ünlü argümanlardan biri haline geldi.
Bu hipotezler arasında yaşamın nadir olduğu (kendilerini havaya uçurdukları veya teknolojik bir bariyere ulaştıkları), yaşamın yaygın ama sessiz olduğu (“Karanlık Orman”), var oldukları ancak bizim onları fark etmediğimiz (yani bizi izliyorlar) yer alıyor. Fermi paradoksu astrobiyolojinin, SETI’nin (Dünya Dışı Zeka Arayışı), dış gezegen biliminin ve felsefe/sosyolojinin arkasındaki en derin itici güçlerden biri haline geldi.
İnsanlık Dünya’nın ötesinde akıllı yaşam aramaya devam ederken, Fermi paradoksu da akıllı yaşamı neden tanımlayamadığımız konusunda bir rehber görevi görmeye devam edebilir. Bundan böyle, bu tür çalışmalar, neden akıllı yaşam bulamadıklarımızla ilgili bilgimizin genişlemesini sağlamak için hayati önem taşıyor, ancak aynı zamanda akıllı yaşamın taşkın veya kıt değil, sıradan olabileceği konusunda da doğru olabilir.

 
					 
			

