CEİD

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.

TÜRKİYE'DE KATILIMCI DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ:
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN İZLENMESİ PROJESİ

Bağırsak mikrobiyomu kişiliğimizi şekillendirmede rol oynayabilir

Coşkulu küçük çocuklardan dışkı nakli yapılan fareler daha fazla araştırma davranışı gösterdi, bu da bağırsak bakterilerinin çocukların duygusal gelişimini etkileyebileceği fikrini destekledi

Elektron mikroskobu ile görüntülenen dışkı bakterileri

Coşkulu insan çocuklarından bağırsak mikrobiyomu nakli yapılan fareler, çevrelerini keşfetmeye daha istekli görünüyor. Bu bulgu, çocukluğumuzda bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin kişiliğimizi şekillendirmede rol oynadığına işaret ediyor.

Araştırmada yer almayan İrlanda’daki University College Cork’tan Harriët Schellekens, “Bu, mikroplarımızın yalnızca pasif yolcular değil, duygusal gelişimin aktif katılımcıları olduğunu da gösteriyor” diyor.

Giderek artan sayıda araştırma, bağırsaklarımızda yaşayan mikrop topluluklarını sağlığımız, duygularımız ve ruh halimizle ilişkilendiriyor. Örneğin, belirli bağırsak bakterisi türlerinden yoksun olan kişilerin depresyon veya anksiyeteye yakalanma riski daha yüksek görünüyor.

Bu değişikliklere bakterilerin mi sebep olduğu ya da mikrobiyal topluluğun davranışların bir sonucu olarak değişip değişmediği tam olarak belli değil; ancak mikrobiyomun yapısını değiştirmenin kişinin ruh halini etkileyebileceğine dair bazı işaretler var. Örneğin, depresyonlu insanlardan farelere yapılan dışkı nakli, kemirgenlerde depresif davranışlara neden oluyor gibi görünüyor ve dışkı nakliyle tedavi edilen depresyonlu kişilerin ön denemelerde semptomlarında iyileşme görüldü.

Bağırsak mikrobiyomunun mizaçla nasıl bağlantılı olabileceğine daha fazla ışık tutmak için Finlandiya’daki Turku Üniversitesi’nden Anna Aatsinki ve meslektaşları, yeni yürümeye başlayan çocukların dışkılarını genç farelere nakletti.

Ekip ilk olarak standart bir mizaç değerlendirmesi ve çocukların baloncuk tabancasıyla oynamaya davet edildiği bir egzersiz kullanarak 2,5 yaşındaki 27 çocuğun kişiliklerini değerlendirdi.

Aatsinki, “2 yaşındaki çocuklarda anksiyete bozukluğu gibi şeyleri gerçekten inceleyemedik, ancak bakabileceğimiz davranış farklılıkları olabileceğini düşündük; örneğin davranışsal olarak çekingen mi yoksa çok dışa dönük ve dışa dönük mü?” diyor.

Bu değerlendirmelere dayanarak araştırmacılar, yeni yürümeye başlayan çocuklardan 10’unu coşkulu, sekizini ise çekingen ve içe dönük olarak değerlendirdiler. Bu gruplardan dört coşkulu ve dört çekingen küçük çocuğu (yarı erkek, yarı kız) seçtiler ve onların dışkı örneklerini topladılar.

Gliserol eklenmiş dışkı numuneleri veya gliserolün kontrol numuneleri, bağırsakları zaten temizlenmiş olan 22 veya 23 günlük 53 sıçana aktarıldı.

Aatsinki ve meslektaşları daha sonra fareleri farklı durumlarda bir dizi davranış testine tabi tuttu. Yüksek coşku özelliklerine sahip yeni yürümeye başlayan çocuklardan alınan mikrobiyomlara sahip farelerin, kontrol nakli yapılan farelere veya engellenmiş küçük çocuklardan dışkı alan farelere göre daha fazla araştırma davranışı sergilediğini buldular.

Bağırsak mikroplarının beyin üzerindeki etkilerini araştırmak için araştırmacılar ayrıca farelerin beyin dokusunu da analiz ederek gen aktivitesindeki değişiklikleri aradılar. Bu, engelli küçük çocuklardan nakil verilen farelerin, risk alma davranışının ödülüyle bağlantılı bir beyin kimyasalı olan dopamin üreten nöronlarda daha az aktiviteye sahip olduğunu gösterdi.

Schellekens, “Bu çalışma, erken yaşamdaki bağırsak mikrobiyomunun davranışsal eğilimleri şekillendirmeye nasıl yardımcı olabileceğini güzel bir şekilde gösteriyor” diyor. “Araştırmacılar mikrobiyotayı çocuklardan kemirgenlere aktararak mikroplar, insan mizacı ve beyin fonksiyonu arasında nadir bir dönüşümsel bağlantı yaratıyor.”

Schellekens, bunun dopamin sistemi aracılığıyla merakı, ödülü ve motivasyonu etkileyen bağırsak-beyin rotasına işaret ettiğini söylüyor.

Aatsinki, etkinin abartılmaması gerektiğini söylüyor. “Genel olarak, yetişkinlerin mizaç özellikleri genetikle nispeten güçlü bir şekilde ilişkilidir, ancak potansiyel olarak mikrobiyom da dahil olmak üzere çevresel faktörler bazı davranışların çeşitliliğini etkileyebilir.”

Aatsinki, çocuklardaki davranış farklılıklarının arkasında mikropların olup olmadığının hala açık bir soru olduğunu ekliyor. Coşkulu fenotipler geliştiren çocukların çevreleriyle ve yeni yiyeceklerle farklı etkileşime girmesi ve dolayısıyla farklı bir mikrobiyom geliştirmesi de mümkün olabilir, diyor.

Yorum yapın