CEİD

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.

TÜRKİYE'DE KATILIMCI DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ:
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN İZLENMESİ PROJESİ

Çalışma iklim kaygısını sosyal medya kullanımına bağlıyor

Buffalo Üniversitesi’ndeki yeni bir araştırma, daha fazla sosyal medya kullanımının, algılanan iklim değişikliği tehditlerinin neden olduğu duygusal sıkıntıyla bağlantılı olduğunu öne sürüyor.

Dergide yayımlanan çalışma İklim DeğişikliğiOcak 2024’te 1.400 ABD’li yetişkinin katıldığı bir ankete dayanmaktadır. Katılımcılara sosyal medya kullanımları, iklim değişikliğine verdikleri duygusal tepkiler, otoriter politikalara ve radikal eylemlere verdikleri destek ve demografik geçmişleri hakkında sorular soruldu.

Çalışma, daha fazla sosyal medya kullanımı ile iklim kaygısı arasında bir ilişki buldu. Bu, iklim değişikliğiyle ilgili genel endişe ve endişe olan iklim sıkıntısını; ve iklim değişikliğinin sosyal, politik ve ekonomik sistemlerin çökmesine yol açacağı inancı olan iklim kıyameti.

İklim felaketi (iklim sıkıntısı değil) sabotaj, CEO’ları tehdit etme veya fosil yakıt siber altyapısını hackleme gibi radikal eylemlere verilen destekle ilişkilidir. Ancak ne iklim felaketi ne de iklim sıkıntısı, nüfus kontrolü gibi otoriter politikalara verilen destekle bağlantılı değil.

UB College of Arts and Sciences’ta çevre ve sürdürülebilirlik alanında doçent olan ve araştırmanın sorumlu yazarı Ph.D. Holly Jean Buck, “İklim kaygısını veya iklim felaketini düşündüğümüzde, zihinsel sağlığa bireysel, psikolojik bir bakış açısıyla odaklanma eğilimi gösteriyor. Bunu incelemek kesinlikle önemli, ancak sonuçlarımız iklim politikaları ve daha geniş toplum için sonuçları olan kolektif bir boyuta işaret ediyor” diyor.

Buck’ın ortak yazarları arasında UB Sanat ve Bilim Koleji’nde iletişim profesörü olan Ph.D. Janet Yang ve Ph.D. derecesini alan Prerna Shah bulunmaktadır. 2024’te UB’de iletişim alanında çalışıyor ve şu anda Georgia Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapıyor.

İnsanların riski bilim, sağlık ve çevre konularıyla ilgili olarak nasıl algıladıkları konusunda uzman olan Yang, “Sosyal medya farkındalığı artırabilirken, algoritmaları da risk algısındaki kutuplaşmayı teşvik edebilir. Bu çalışma, genel sosyal medya kullanımı ile iklim sıkıntısı arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor, ancak insanların iklim değişikliği ile ilgili olarak sosyal medyada tükettiği içerik türünü özel olarak incelemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var” diyor.

Çalışma yedi sosyal medya platformuna odaklandı: TikTok, X (eski adıyla Twitter), Instagram, Facebook, YouTube, Reddit ve Snapchat. Sonuçlar, TikTok ve Snapchat’in iklim kıyametiyle ve radikal eylem desteğiyle daha yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu arada Instagram, Snapchat, Reddit ve TikTok kullanıcılarının iklim değişikliği konusundaki şüphelerini, yanlış bilgilendirme konusundaki endişelerini ve güvensizliklerini dile getirme olasılıkları daha yüksekti.

Yazarlar, özellikle sosyal medya platformlarının nasıl tasarlandığı ve algoritmalarının bilgiyi nasıl güçlendirdiği konusundaki psikolojik ve toplumsal etkiler konusunda ek araştırmaların gerekli olduğunu söylüyor. Ayrıca, insanların iklim sıkıntısını yönetmelerine yardımcı olacak ve iklim değişikliği etrafında iklim eylemini engelleyebilecek kolektif felaket hissini sınırlandıracak etkili stratejilere duyulan ihtiyaçtan da bahsediyorlar.

Yorum yapın