Uydular, bölgeyi sarsan aylarca süren depremlerin ardından Fentale Dağı’nın kraterinden büyük miktarlarda metan püskürttü.

Etiyopya’da Fentale Dağı’nın uydu görünümü
Etiyopya’daki bir yanardağ, güçlü sera gazının uydu ölçümlerine göre, kraterinden alışılmadık derecede büyük miktarlarda metan yayıyor. Bu, yüzlerce depremin bölgeyi son birkaç ay içinde sarsmasından sonra geliyor ve on binlerce insanın potansiyel bir patlamadan önce tahliye edilmesini istedi.
Fentale Dağı çevresindeki bölgedeki metanı ilk tespit eden bir Avrupa Birliği uydusu oldu– Etiyopya’nın en büyük şehri Addis Ababa’nın yaklaşık 120 kilometre doğusunda Büyük Rift Vadisi’nde aktif bir yanardağ. Bu, Kanadalı uydu şirketi GHGSAT’ı daha yüksek çözünürlüklü enstrümanlarını daha yakından bakmak için göstermeye teşvik etti.
31 Ocak’ta uyduları, kraterden saatte 58 ton veya günde yaklaşık 1400 metrik ton hızla yükselen metanı tespit etti. Bu kadar metanın yaklaşık 20 milyon kilogram kömür yakmanın emisyonlarına eşdeğer küresel bir ısınma etkisi vardır.
Kanada, Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde John Stix, volkanların karbondioksit ve sülfür dioksit gibi gazları yakması yaygındır, ancak volkanik aktiviteye bağlı bu kadar metanın görmek “olağandışı” diyor. Bu tespitin sadece petrol ve gaz alanları, kömür madenleri ve depolama alanları gibi insan kaynaklarından gelen metan emisyonlarını izlemek için kullanılan uydu takımyıldızının artan takımyıldızından dolayı mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

Fentale Dağı’ndan metan emisyonları
GHGSAT’taki Jason McKeever’e göre, son birkaç hafta boyunca uydular, sonraki birkaç flybys üzerinde kraterde metan tespit etti. Ancak, emisyon oranının 9 Şubat’tan beri azaldığını söyledi.
Volcano izleme ajansları, Aralık ve Ocak ayı sonlarında magma kayması ile yaratılan bir deprem sürüsü nedeniyle sismik aktivitede yakın zamanda yavaşlama bildirmiştir. Stix, “Bu büyük magma çatlağı sadece kabuktan yayıldı” diyor.
Kraterdeki metanın kaynağını kimse bilmiyor. Bununla birlikte, Stix, kükürt dioksit eksikliğinin bir magma rezervuarından gelmediğini, ancak yanardağ içindeki başka bir kaynaktan, yüzeyin altında hareket eden magma tarafından bozulan bir gaz birikintisi gibi olduğunu söylüyor.