CEİD

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.

TÜRKİYE'DE KATILIMCI DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ:
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN İZLENMESİ PROJESİ

Genetiğin PKOS riskinizi nasıl etkileyebileceğine yaklaşıyoruz

Polikistik over sendromunun bugüne kadarki en büyük genetik analizinde bilim insanları, bu durumla bağlantılı olan ve onu daha etkili bir şekilde tedavi etmemize yardımcı olabilecek yeni varyantlar belirlediler.

Yumurtalıkların büyümesine neden olan polikistik over sendromunun bir örneği

Yumurtalıkların büyümesine neden olan polikistik over sendromunun bir örneği

Yeni tedavilere kapı açabilecek polikistik over sendromunun (PCOS) genetiğini nihayet kavramaya başlıyoruz.

Her 5 kadından 1’ini etkilediği düşünülen PKOS, yumurtalıkların işleyişini bozarak şu üç özellikten en az ikisine neden olur: adet düzensizliği veya hiç adet görülmemesi; testosteron da dahil olmak üzere erkek seks hormonlarının artan seviyeleri; ve yumurtalıklarda kist gibi görünen olgunlaşmamış yumurtaların birikmesi. Sonuç olarak, bu durumla birlikte doğurganlık sorunları da yaygındır.

Kesin nedeni bilinmiyor ancak PKOS’un bağırsak mikrobiyomunda meydana gelen değişikliklerle ve doğumdan önce hormonal dengesizliklerle bağlantılı olduğu düşünülüyor. Aynı zamanda ailelerde de görülüyor ve çalışmalar, bir bireyin riskinin yaklaşık yüzde 70’inin genetiğe bağlı olduğunu tahmin ediyor. Ancak şimdiye kadar araştırmacılar, bir kişinin riskinin yaklaşık yüzde 10’unu açıklayan, östrojen ve testosteron gibi seks hormonlarının üretiminde ve yumurtalık fonksiyonunda yer alan yalnızca 25 kadar genetik varyant tespit edebilmişti.

Bu bilgi boşluğunu doldurmak için, Çin’in Jinan şehrindeki Shandong Üniversitesi’nden Shigang Zhao ve meslektaşları, bugüne kadar yapılan en büyük genetik analizde, Çin ve Avrupa’da 25.000’ine PKOS tanısı konmuş, geri kalanına ise konmamış 440.000’den fazla kadının genomunu analiz etti.

Ekip, PKOS riskini etkilediği düşünülen 94 genetik varyantı belirledi; bunların 73’ü daha önce tanımlanmamıştı. Zhao, bu varyantların en ilginçlerinden birinin, hücrelerin enerji üreten kısımları olan mitokondrinin düzgün çalışmasına yardımcı olan mitokondriyal ribozomal protein S22’yi kodlayan gende ortaya çıktığını söylüyor. Önceki çalışmalar PKOS’u işlevsiz mitokondri ile ilişkilendirmiş olsa da, bunun genetiğin bunun altında nasıl olabileceğine ilk bakış olduğunu söylüyor.

Yeni tanımlanan bir başka varyant, seks hormonlarının aktivitesini düzenleyen ve PKOS’lu kişilerde genellikle düşük seviyelerde bulunan, seks hormonu bağlayıcı globülin adı verilen bir proteini etkiliyor.

Kalan varyantların çoğu, adet döngüsü boyunca östrojen ve progesteron üreten ve yumurtaların gelişmesine yardımcı olan yumurtalıktaki granüloza hücrelerinin işlevini etkiler. Zhao, bunun genetiğin seks hormonlarının düzeylerini değiştirerek PKOS’u yönlendirdiği fikrini desteklediğini söylüyor.

Ekip genel olarak 94 varyantın Avrupalı ​​katılımcılar arasındaki PKOS riskindeki varyasyonun yaklaşık yüzde 27’sini ve Çin popülasyonu arasındaki riskin yaklaşık yüzde 34’ünü açıkladığını hesapladı.

İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden Elisabet Stener-Victorin, “Bu çalışma önemli çünkü hastalığın genetik bileşenine ilişkin anlayışımızı genişletiyor” diyor. Zhao, bunun aynı zamanda PKOS genetik çalışmalarına farklı kökenleri dahil etme ihtiyacının da altını çizdiğini söylüyor.

Son analizde araştırmacılar, belirledikleri varyantlardan etkilenen yolları düzeltebilecek ilaçları belirlediler. Bunlardan bazıları, yumurtalıklardan yumurta salınımını uyaran ve bu durum nedeniyle bozulan bir süreç olan klomifen gibi PKOS’u tedavi etmek için zaten kullanılıyor. Ekip ayrıca, bazen göz ve iskelet sorunlarına neden olabilen homosistinüri genetik durumunu tedavi etmek için kullanılan betain’in PKOS hastalarına da fayda sağlayabileceğini buldu. Zhao, PKOS benzeri semptomların tetiklendiği farelerde yapılan çalışmaların bunu bir tedavi seçeneği olarak keşfedebileceğini söylüyor.

Stener-Victorin, “Günümüzde tedavi semptom odaklı; PKOS’u iyileştirebilecek hiçbir ilaç yok” diyor. Yaygın tedaviler arasında adet dönemini düzenleyen doğum kontrol hapı, klomifen veya doğurganlığı artırabilen tip 2 diyabet ilacı metformin yer alır. Ancak hiçbir tedavi herkes için etkili değildir. “PKOS riskini etkileyen gen kümelerini belirlemek, bu kadınlara yönelik daha hedefe yönelik tedaviyi yönlendirmemize ve uygulamamıza gerçekten yardımcı olabilir” diyor.

Yorum yapın