Küre kullanılmayan lif optik kabloları ile çaprazlanmıştır. Şimdi, araştırmacılar onları depremlere karşı savunmak ve yeraltı dünyasının eşi görülmemiş bir haritasını üretmek için kullanıyorlar

İstanbul, Türkiye’nin dolambaçlı sokaklarının altında, lazer ışığı olan fiber optik bir kablo darbeleri. Yakın zamana kadar, bu bilgi süpergay yolunun bu uzatılması uykuda ve karanlıktır, ancak bir grup araştırmacı, ışık yeraltında yanıp söndüğünde parıldayan veri satırlarıyla bir bilgisayar ekranı dolgusunu izlemek için etrafta dolaşıyor. Çizgiler, bir depremden ince yeraltı titreşimlerini temsil eder, fiber boyunca yakın zamanda mümkün olan bir şekilde tespit edilen-onlarca yıl süren dünyanın yüzeyini geri çekip içeri bakma arayışının bir parçası.
İnternet, telefon sistemleri, televizyon ve diğer yüksek hızlı iletişimlerin çoğu, dünyayı kirleten bir fiber optik kablo ağına dayanmaktadır. Bir tahminde, bu tür kabloların 4 milyar kilometreden fazla şehirlerin altında ve şehirler arasında; En uzun olanlar okyanuslara yayılmıştır. Normalde, bu fiziksel ağ hakkında fazla düşünmüyoruz, sadece çağrıları, web sayfalarını ve ilettiği kedi videolarını almak için mutlu. Ancak giderek daha fazla, kabloların kendileri gezegen hakkında değerli bir bilgi kaynağı haline geliyor.
İstanbul’da bu lifler, insanları ve altyapının gelecekteki depremlere karşı nasıl korunacağı hakkında hayat kurtaran potansiyel bilgiler ortaya koydu. Başka yerlerde, araştırmacıların Londra’nın telaşının yeraltı uğultusunu ölçmelerine, İzlanda’nın yanardağlarının gürlemesini izlemelerine ve gezegenimizin mantosunun üst kısımlarını haritalamasına izin veriyorlar. Yeraltının bu yeni görüşü, …