Gaz devi, onlarca yıl içinde ilk kez ölçüldü ve çapından 8 kilometre kesildi.

Bir sanatçının Juno uzay aracısı Jüpiter’in Güney Kutbu üzerindeki izlenimi
Jüpiter, 40 yıldan fazla süren yarıçapının ilk ölçümlerine göre, gökbilimcilerin düşündüğü kadar büyük değil.
Jüpiter bir gaz devidir ve Dünya gibi sağlam bir dış yüzeye sahip değildir. Ancak gökbilimciler, gazının yüksekliğinin belirli bir basınç seviyesi için, deniz seviyesinin yeryüzünde nerede olduğunu ölçmeye benzer şekilde, gezegenin etrafında nasıl dalgalandığını ölçerek şeklini değerlendirebilirler.
Bu gaz basıncı seviyesindeki en iyi ölçümlerimiz NASA’nın Voyager ve Pioneer uzay aracı tarafından 40 yıldan fazla bir süre önce alındı. Problar, Jüpiter’in atmosferinden Dünya’ya doğru radyo dalgaları gönderdi, burada verilerin ölçüldüğü ve radyo dalgalarının özellikleri, radyo oklektasyonu adı verilen bir teknik olan belirli bir yükseklikte gaz basıncını hesaplamak için kullanılan özellikler.
Şimdi, İsrail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’ndeki Eli Galanti ve meslektaşları, Jüpiter’in yarıçapını, 2016’dan beri gaz devinin etrafında yörüngede bulunan radyo okültasyon ölçümlerini kullanarak ölçtü.
Galanti, 11 Eylül Helsinki, Finlandiya’daki Europlanet Bilim Kongresi’ne (EPSC) verdiği demeçte, “Juno Radio Octurions’a dayanarak, Jüpiter’in büyüklüğünün daha küçük, daha zor olduğunu görüyoruz, çünkü ekvatorda değişim yaklaşık 4 kilometre daha küçük” dedi.
Galanti ve ekibi, Voyager ve Pioneer kombine için altı ile karşılaştırıldığında Juno ile 13 farklı radyo tıkanıklığı aldı ve daha sonra çapını hesaplamak için Jüpiter’in rüzgar hızlarının bilinen ölçümlerini kullandı. Dünya atmosferinin deniz seviyesindeki baskısı olan 1 barda gaz için, gezegen ekvatorunda 142.976 kilometre ve kutuplarında 133.684 kilometre boyunca ölçtü.
Analize dahil olmayan Weizmann Bilim Enstitüsü’nde Oded Aharonson, “Bu sadece yarıçapın tam olarak nerede olduğunu bilmekle ilgili değil, ama gerçekten iç işlerini anlamakla ilgili” diyor. “Gezegenin iç kısmı gizemli ve araştırılması zor, bu nedenle bu yeni kısıtlamalara sahip olmak daha doğru iç modeller oluşturmamıza yardımcı olabilir.”



