Fiyortlara ve buz raflarının altındaki ılık su, küresel sıcaklıklar arttıkça buzul erimesinin en önemli nedeni olmaya devam edecektir. Bu erime, deniz seviyesinin yükselişine ve kıyı bölgelerinin su altında kalmasına katkıda bulunacaktır.
Emisyon azaltımları uluslararası hedeflerin altında kaldıkça, bilim adamları ve bazı halk üyeleri, kıyı selini ve iklim ısınmasının diğer zararlı etkilerini azaltmak için jeomühendislik kullanma olasılıklarını tartışıyorlar.
Bir teklif, ılık suyun buzullara ulaşmasını engellemek için okyanusta bariyerlerin inşa edilmesini içerir. Örneğin, bazı bilim adamları, sıcak, buz eritme akımlarının akışını sınırlamak için Grönland buz tabakasının kısımlarına yüzen bir çelik perde veya bir sualtı kaya duvarı yerleştirmeyi önerdiler.
Bu tür engellerin inşa edilmesi zor olurdu ve Mark Hopwood ve meslektaşları ne kadar etkili olacağı açık değil, AGU İlerliyor Bu yöntemin Grönland’ın en büyük buzulu Sermeq Kujalleq üzerindeki potansiyel etkilerine odaklanıyor.
Dahası, sualtı duvarlarının deniz ekosistemleri için önemli dezavantajlarla gelmesi muhtemeldir. Modelleme, bu tür engellerin buzul akışının besin açısından zengin suyu derin okyanustan çektiği bir süreci kesintiye uğratacağını göstermektedir. Bu bozulma, yüzeye yakın fitoplankton seviyelerini ve bunlara bağlı balık popülasyonlarını azaltacaktır – bu balıklara geçimleri için bu balıklara güvenen Grönlandlıları etkileyecektir.
Duvarlar ayrıca soruna ek olarak balık göç modellerini bozabilir. Yazarlar, sualtı duvarlarının yan etkilerinin “sosyal olarak kabul edilebilir olma olasılığı düşüktür” diye yazıyor. Antarktika buzullarını korumak için inşa edilen duvarların yerel ekosistemler üzerinde benzer etkileri olacağını öne sürüyorlar.
Araştırmacılar, buzul koruma engellerinin bu noktada hem varsayımsal hem de gerçekçi olmamasına rağmen, önümüzdeki on yıllarda jeomühendisliğe olan ilginin artacağını belirtiyor. Bu nedenle, bu tür projelerin istenmeyen sonuçlarını göz önünde bulundurmak önemlidir.
Bazı araştırmacılar, politika yapıcıların maliyetlerini ve faydalarını gerçek dünya verileri temelinde değerlendirebilmeleri için jeomühendislik yaklaşımlarının test edilmesi gerektiğini öne sürmüşlerdir. Ancak bu teknikleri ciddi şekilde ele almadan önce, Hopwood ve meslektaşları yazmadan önce, bilim adamlarının potansiyel değiş tokuşların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını nasıl etkileyebileceğini anlamak için yerel paydaşlarla konuşmaları çok önemlidir.



