CEİD

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.

TÜRKİYE'DE KATILIMCI DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ:
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN İZLENMESİ PROJESİ

Hem genleriniz hem de yaşam tarzınız yaşa bağlı hastalıkların riskini nasıl değiştirir?

Türünün en büyük çalışması, hem genetik hem de yaşam tarzının demans, akciğer kanseri ve kalp hastalığı gibi yaşa bağlı belirli durumların geliştirilmesinde nasıl bir rol oynadığını ortaya koymuştur.

Egzersiz, yaşa bağlı koşullar geliştirme riskinizi etkileyebilir

Yaşam tarzınız, yaşa bağlı koşullar riskinizi belirlemede en büyük rolü oynuyor mu yoksa genlerinizin etkisi egemen mi? Türünün en büyük çalışması sayesinde, şimdi bu iki faktörün demans ve kalp hastalığı da dahil olmak üzere 22 durumu geliştirme şansını nasıl etkilediğine dair en kapsamlı görüşümüz var.

Önceki çalışmalar çok çeşitli çevresel faktörleri daha hızlı yaşlanmaya bağlamıştır. Ancak bunlar sadece birkaç bin insanı içeriyordu ve yaşa bağlı belirli koşulların risklerine bakmadı.

Bu boşluğu doldurmak için, Oxford Üniversitesi’ndeki Cornelia van Duijn ve meslektaşları, o zamanlar 40 ila 73 yaşları arasındaki 400.000’den fazla kişiden İngiltere Biobank için toplanan yaşam tarzı ve genetik verileri analiz etti.

Van Duijn, “Expozom, bu çevresel faktörlere ve yaşa bağlı hastalıklardaki rollerine bakan en büyük çalışma” diyor.

Her katılımcı, genetik veri kaynağı olan kan örnekleri sağladı ve fiziksel aktivite, sigara içme ve her gece ne kadar uyudukları gibi yaşları, cinsiyet ve yaşam tarzı alışkanlıkları hakkında anketleri yanıtladı. Ekip bunu, sonraki on yıl içinde her katılımcının sağlık kayıtlarından alınan verilerle birleştirerek 22 yaşa bağlı koşulları olup olmadığını ortaya koydu. Bunlar demans, koroner kalp hastalığı ve meme kanseri dahildir.

Araştırmacılar, tüm bu faktörlerin koşulların çoğunun sadece yarısını açıklayabileceğini bulmuşlardır. New York’taki Columbia Üniversitesi’ndeki Alan Cohen, bu “açıklanabilir” riskin dışında, kansere yol açan genetik mutasyonlar ve insanların genetiği ile yaşam tarzları arasındaki etkileşimler gibi rastgele olaylara biraz bağlı. Örneğin, egzersiz DNA üzerindeki kimyasal etiketleri değiştirebilir ve aynı genetik diziye sahip olmasına rağmen hücrelerin farklı davranmasına neden olabilir.

Bununla birlikte, ekip yaşam tarzının 12 koşul riski üzerinde genetikten daha büyük bir etkiye sahip olduğunu, genetik ise diğer 10 için daha fazla ağırlık taşıdığını buldu.

Örneğin, yaşam tarzı, katılımcıların koroner kalp hastalığı geliştirme riski üzerinde genetiklerinden iki katına çıkmıştır. Ayrıca, genel açıklanabilir akciğer ve karaciğer kanseri riskinin yüzde 30’undan fazlasını açıklarken, genetiğin çok az etkisi vardı.

Buna karşılık, genetik katılımcıların açıklanabilir demans riskinin yüzde 35’ini oluştururken, riskin sadece yüzde 10’u yaşam tarzına düştü. Benzer şekilde, katılımcıların açıklanabilir meme kanseri riskinin yüzde 86’sı genetikten kaynaklanırken, sadece yüzde 9’unun yaşam tarzından kaynaklandığı görülmüştür.

“Bu şaşırtıcı değil – hastalığa bağlı olarak, bazılarının az ya da çok genetik bir bileşene sahip olduğunu biliyoruz” diyor Cohen. Yine de, sonuçlar yaşam tarzı ve genetiğin sağlığımızı nasıl etkilediğine dair en kapsamlı görüşlerden birini sunuyor.

Ekip ayrıca, sigara içmenin ve daha az varlıklı olmanın, yaşa bağlı koşulların riskini en güçlü şekilde artıran faktörler arasında olduğunu buldu. Eğitim ve fiziksel aktivite bu riski en güçlü şekilde azaltanlar arasındaydı.

King’s College London’daki Richard Siow, “Bu bilgiler bizi yaşa bağlı koşulları nasıl önleyebileceğimize ve çevresel maruziyetler nedeniyle hastalık riski altında olabilecek gruplara müdahaleleri nasıl hedefleyebileceğimize dair daha iyi bilgiler verebilir” diyor.

Ancak çalışma, bu bağlantıların nedensel olduğunu kanıtlamıyor, diyor Siow. Aynı zamanda çoğunlukla genel nüfusdan daha sağlıklı olan beyaz, varlıklı insanları içeriyordu, bu nedenle etnik olarak daha çeşitli, daha fakir ve daha az sağlıklı popülasyonlarda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söylüyor.